28 Haziran 2015 Pazar

Yoruldum.

  Mutsuzum... 
  Nasıl bu kadar dengesiz ruh halinde olmayı başarıyorum bende anlamış değilim.
  Artık tam anlamıyla mutlu olamıyorum, hiçbir şey beni mutlu etmiyor. Biliyorum daha da Allah'tan belanı mı istiyorsun diyeceksiniz. Farkındayım. Şu an benim yerimde olmak isteyen bir sürü insan olabilir. Ama hep bir yanım eksik... 
  Gerçekten çok uğraşıyorum böyle düşünmemek için. Ama hep bu saatler hep bu yalnız zamanlar... Giriyor tekrardan kafama bu düşünceler... Yeter diyorum içimden yeter artık!!! Ne olacaksa olsun hayatımda. Bırakmak istiyorum kendimi. Tutmaktan, mücadele etmekten çok yoruldum... 

17 Haziran 2015 Çarşamba

Boşver ve Akışına Bırak

  Yine bir mutsuzluk, yine bir memnunsuzluk, yine bir sıkılmışlıkla karşınızdayım sayın seyirciler...
 (Sanki halka sesleniş konuşması yapıyorum.)
  Neyse asıl konuya gelelim. Ben tatile girdim. Ama henüz tatili yaşayamadım. Bi de üstüne üstlük tatili yaşayamadan sıkıldım.
  Şimdi böyle yazınca bu kız belasını istiyor diyorsunuz dimi? Haklısınız. Sanırım hafiften kaşınıyorum.
  Aslında tatile girdiğim yani resmi olarak sınavımın bittiği dakika itibariyle adamakıllı evde oturmadım. Sürekli dışardayım, sürekli bir koşuşturmacanın içindeyim. Yarın hatta yarından sonraki gün bile yapacaklarımın planı hazır, yine boş değilim. Çok yoruluyorum ama yine de sıkılıyorum. Daha doğrusu psikolojim iyi değil bu ara sanırım.
  Neden, derseniz? (Demeseniz bile ben cevabını vercem.)
  Bir kaç sebebi var...        
  1.si o bahsettiğim koşuşturmacalar hep mezuniyet törenleriydi. 4 yakın arkadaşımı mezun ettim. Biri uzatmadı, diğerlerinin uzadı ama en fazla bir dönem belki o bile değil. Ve bu 4 arkadaşım benim 5 yıllık yakın arkadaşlarım. Bu o kadar acı ve üzücü ki... Sanki onlar hiç mezun olmayacak gibi gelirdi bana. Sanki biz hep böyle devam edeceğiz hatta ben bile mezun olmayacam. Okul, bizi birbirimize o kadar çok bağlıyormuş ki... Bugün artık son mezuniyet töreninde kendi mezuniyetimi düşündüm. En yakın arkadaşlarımı, sınıf arkadaşlarımı, hastaneyi... Mezun olduğumda o sevmediğim, sonra sadece okulda muhabbetim olan insanları bile özleyeceğimi farkettim. Öyle bir yalnızlık bulutu sardı ki etrafımı. Gelecek hayatımdan korkmaya başladım. Sanki gelecek çok karanlık ve puslu. O yüzden şu 2 sene hiç geçmesin istiyorum, hiç mezun olmak istemiyorum. Ve de hiçbir arkadaşım da gitsin istemiyorum, hep benim yanımda kalsınlar hep benimle olsunlar.
  2. konuya gelirsek ben bir şeyleri boşveremiyorum. Boşversem biliyorum benden daha rahatı olmayacak, sürekli bunu söylüyorum kendime. Boşver Ecem boşver... İsteyen istediğini yapsın yeter ki kimse dokunmasın sana. Evet biraz aşama kaydettim fakat hala gereksiz yere kendimi geriyorum. Herkes istediğini yapıyor, istediği gibi yaşıyor bense kendimi kasmakla kalıyorum. Bu o kadar acı geliyor ki bana. Umruma takmamak istiyorum hiçkimseyi. 
  3.sü ise hiçbir şey tatmin etmiyor artık. Aradığım, istediğim başka şey biliyorum. Ama bunu o kadar denedim ki her seferinde daha büyük bir umutsuzlukla geri döndüm. Akışına bırakıyorum öyle de olmuyor. Bu sefer eskiye, olmayacak şeylere sarıyorum. Takıntılıyım biliyorum. O takıntımı yenmeye çalışıyorum, yaşanmamışlıkları boşvermeye çalışıyorum. O kadar çok zorluyorum ki kendimi. Bazen amannn ne olacaksa olsun diyorum serbest bırakıyorum kendimi. Bu sefer kendime daha çok söverek, daha sıkı tutarak buluyorum. Öyle bir çıkmaz ki bu. Aklımdan geçen, söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... Bunları içimde tutmak zorunda olmak, söyleyememek... O kadar zor ki benim için. Bütün o sözcükleri, cümleleri yutkunup boşvermek ve hayatıma devam etmek zorundayım... Benim gibi hiçbir şeyin içinde kalmamasını söyleyen bir insan için bunun ne kadar zor olduğunu anlayabilirsiniz. Ama o zorunda olmak var ya ondan daha kötü bir şey yok sanırım. 
  İşte böyle bu ara hayatım. Hem arkadaşlık hemde aşk açısından yalnızlık sarmış durumda. 
  O zaman ne diyoruz: Boşver ve Akışına Bırak...