21 Kasım 2015 Cumartesi

Bekle dedi gitti...

  Bu ara deli gibi dinlediğim bi şarkı var ve onu burada paylaşmadan geçemeyeceğim. Ama siz zaten dinlemişsinizdir onu :) Dinlemediyseniz eğer en az 5 kere dinlersiniz diye düşünüyorum. Aşırı bağımlılık yapıyor kendileri :)


Kaan Tangöze - Bekle Dedi Gitti
Bekle dedi gitti.
 Ben beklemedim.
 O da gelmedi.
 Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.


12 Kasım 2015 Perşembe

Kararlı bir ben.

  Evettt yine ben... :) 
  Aslında şu an harıl harıl yarınki sözlü sınavım için ders çalışıyor olmam lazım ama dayanamadım dedim yazayım. :)
  Uzuncaaa bir süre sonra ilk defa kendime verdiğim sözleri yerine getiriyorum. Amannn nazar değmesin!!!
  Neymiş bu sözler derseniz? Aslında biliyorsunuz. :) [Bakınız :)]
  Buraya o kadar kendimden umutsuz bir şekilde yazmıştım ki, dedim yine boşa bu çabalar. Ama ciddi anlamda çok duruldum ve kararlarımın arkasında duruyorum. Tabi bunda yoğun bir hayatım olmasınında payı var. ( Eskiden de hep çok yoğun olduğumu söylerdim ama ciddi anlamda hem okul hemde dersane sayesinde inanın kendimi bile zor görüyorum. Ayy tam bir iş kadını edasıyla konuştum. :D )
  Yoğun hayatım dışında iki faktör daha var. Onlar da gerçekten karşıma düzgün biri çıkmayışı ve artık yeni bir insanla konuşmaya, görüşmeye enerjimin olmayışı...
  Evet böyle yazınca yine çok büyük ve çok iç karartıcı laflar ediyormuşum gibi gelebilir. Ama şu an hissettiklerim bunlar. 
  Düzgün biri diye tabir ettiğim kişiyi aslında bende tam olarak bilmiyorum. Hatta öyle biri bu dünyada var mı ondan bile emin değilim. Sanırım tek emin olduğum nokta bana 'Güven' vermesi. Bunu belki bu blog aracılığıyla defalarca söyledim. Güvenmek istiyorum. Söylediği sözün, yaptığı davranışın altında hiçbir şey aramadan sadece güvenmek. Sadece sevgililik anlamında değil. Şöyle bir bakın çevrenize. Sizin en yakınınızda olan insanların (aileniz dahil) en büyük ortak noktası ne? Niye size bu kadar yakınlar? Niye en utanılacak sırlarınızı dahi biliyorlar? Siz onlara bu kadar güvenmeseniz emin olun 2 dakika yanınızda duramazlar. 
  O kadar da ümitsiz vaka değilim canım. Benimde etrafımda çok güvendiğim insanlar var. İşte benim istediğim; onlara güvendiğim kadar güvenebileceğim birini almak hayatıma. Çok mu zor sizce? Evet, gerçekten zor. Her konuştuğum insan bundan o kadar şikayetçi ki. Madem diyorum güven duymaya aç bu kadar insan var neden birbirlerini bulmuyorlar? Maalesef biz insanoğlu (özellikle kadınlar) hep nerede uç, nerede böyle en güvenilmeyecek insan var onlara aşık oluyoruz. Bize, 'güven bana' diye bangır bangır bağıran, üstüne bir tek yazı asmadığı kalan insanları görmüyor ya da görmezlikten geliyor, gidip o seni aldatıcam diyenlerin boynuna atlıyoruz. Haksız mıyım? Eee haliyle sonra ağlayıp sızlayıp, içine kapanıp daha güvensiz bireyler olarak hayatımıza devam ediyoruz. 
  Size bu anlattıklarımın aynısını bende yapıyorum. Ve biliyorum ki yine yapacağım. Öyle uslanmaz insanlarız ki biz... Hep belki benle beraberken değişir diye umutlanıp sonra değişmeyince karşı tarafa bir ton laf eden de biziz... Hadi dürüst olalım ;) 
  Ben inanıyorum ki bunları kendimize ne kadar çok itiraf eder, ne kadar çok kabullenirsek hata yapma olasılığımızda bir o kadar azalacak. Ve etrafımızda o 'bana güven' diye bağıran insanları o kadar farketmeye, onlara şans vermeye başlayacağız. Buna dış güzellikten ziyade iç güzelliği görmek deniyor sanırım ;)
  Bu kadar umutlu konuşmadan sonra diğer faktöre gelelim: Benim yeni insanlarla tanışmaya gücümün kalmayışı... Bu konuda o kadar büyük bir sıkılmışlık ve boşvermişlik içindeyim ki anlatamam. Belki de bunca zaman sözlerimin arkasında durmamın en büyük etkeni bu sıkılmışlık. Yeni biriyle olan tanışma sonra o 'flört'leşmeler filan o kadar zor geliyor ki artık bana. Aynı şeyleri bir daha bir daha anlatmak, aynı yollardan geçmek... Eski samimiyeti de vermiyor artık. Resmen birine cv'ni göstermek, anlatmak gibi bir şey bu benim için. Hatta diyorum ki bazen; yaz Ecem kızım bilgisayarda bütün hayatını, ver adamın eline de ki 'ben böyleyim, kabul ediyorsan başlayalım yok etmiyorsan da hadi beni daha fazla uğraştırma, vakit kaybettirme, güle güle'. Ciddi ciddi sevgililik sözleşmesi gibi bişi olmalı bence. Sonra efendim ben sana yıllarımı verdim diye ağlayıp sızlama. Ne kadar da ruhsuz ne kadar da mekanik değil mi? İşte benim şu an hissettiklerimde öyle. Artık olmayacak ilişkilerle uğraşmak İS-TE-Mİ-YO-RUM.