23 Ağustos 2014 Cumartesi

Ahh Murphy...

  Bu ara o kadar çok birileriyle konuşmak istiyorum ki... O kadar açığım ki bu duruma. Ama gel gör ki ben adım atıyorum millet kaçıyor, bi naza çekiyor kendini. Başka zaman olsa can atarlar. 
  Hep olur ya istediğin bişey en ummadığın en hazırlıksız anında olur. Beklersen gerçekleşmez. Sanırım yine o lanet Murphy kanunları geçerli. Vaz mı geçsem acaba çabalamaktan? Belki en beklemediğim anda gerçekleşir... 
  Kimbilir? 

  Bi arkadaş sayesinde yeni bir keşif daha...

  'Denize kıyısı olmayan insanları hiç sevemedim.'


16 Ağustos 2014 Cumartesi

Gülüp geçmek...

  'Bazen karşındakine verilebilecek en güzel cevap; gülüp geçmektir.'
  Bu ara hayat felsefem bunun üzerine. Artık insanların bana ne yaptığı, ne söylediği üzerine kafa yormuyorum. Bana bişi yaptıklarında ise unutmaya, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya, uzatmamaya özen gösteriyorum. Bu durum onlar içinmiş gibi görünse de aslında bu davranışım sadece kendim için. 
  Ben insanlar hakkında kafa yormadıkça, sinirlenmedikçe aslında kendimi daha iyi hissettiğimi farkettim. Bi bakıma hayatımdaki onca stresten bir kısmını uzaklaştırmış oldum. Hem ayrıca bazen o kadar saçma şeyleri kafaya takıyoruz ki hayat bunlarla doldurulamayak kadar kısa bence. 
  Boşverrr... İnsanlar ne halleri varsa görsünler. 
  Tavsiye edilir...

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Terliklerimle gelsem sana...

  Vee gecenin son paylaşımı...
  Tesadüfen rastladığım ve sözlerinin gerçekten de herkesten bir parça aldığını düşündüğüm bir şarkı...

Terliklerimle gelsem sana sonunda aşkı bulmuş gibi...

Büyük Aşk: Sezen Aksu & Onno Tunç

  Bu bölümü kim bilir kaç kere izledim fakat her defasında o aşkı, o sevgiyi bütünüyle hissediyorum ve bu kadar büyük acılara göğüs gerip hala dimdik şarkılarıyla ayakta durduğu içinde büyük bir saygı duyuyorum Sezen Aksu'ya...
  İzlemenizi gerçekten şiddetle tavsiye ederim...


İlk Sevgili

  Bugün ilginç bir gündü...
  Bugün ilk ve şu ana kadar tek olan sevgilimi gördüm aradan 5 yıl geçtikten sonra. O kadar garip ki bu... Sanki hiç sevgilim olmamış gibi, sanki sadece birbirini eskiden tanıyan, bilen iki insan gibi... Onun beni farkedip farketmediğini bilmiyorum ama beni farketmesini gerçekten isterdim. Şu anki halimi görmesini çok isterdim. Buna isterseniz bencillik, isterseniz ego tatmini deyin. Ama gerçek olan beni kaybettiği için en azından bir 'Ah' demesini isterdim. 
  Gerçi benim buraya böyle sanki çok büyük şeyler yaşamışım gibi yazdığıma bakmayın, o beni hatırlamıyor bile olabilir. Onunla olan ilişkim 2 ay süren, ona göre belkide sıradan bir ergenlik sevgililiğiydi. Aslında benim içinde tek farkı onun benim ilk sevgilim olmasıydı. Ne kadar kolay değil mi? İlk sevgilim demek... O, bunu bilmiyordu bile... Aslında birbirimiz hakkında o kadar çok bilmediğimiz şey vardı ki... Sanki herşey bir yalan üzerine kuruluydu bizde. Abartmıyorum gerçekten yalandı... Onun adı gibi mesela...
  Herşeyin farkında olup bu ilişkiye nasıl başladığımı ben bile şu an çözemiyorum. Onun bir sürü yalanını farkedip hala devam etmiş olmak nasıl bir kelimeyle açıklanır gerçekten bilmiyorum. Ki benim gibi herşeye mantık çerçevesinden bakan biri için O, olabilecek en kötü tercihti. 
  Fakat bu kadar yalanın içinde yaşadıklarımı düşünüyorum da; o kadar da pişman değilim ya. 
  Onu her aklıma getirdiğimde bana söylediği yalanlar değilde, yüzüme o sevgiyle bakan yüzü ve 'seni seviyorum' deyişi geliyor. İlk defa birine bu kadar hayatıma girmesi için izin verişim... O kalın duvarları yıkışım... Hatta elimi ilk tuttuğundaki o heyecanım... 
  Bunlar o kadar önemli şeyler ki benim için. O kadar büyük ki... Belki de tek pişmanlığım değmeyecek biriyle bunları yaşamış olmam. O ilklerin masumiyetini onunla paylaşmış olmam. 
  Tabiki bunların hepsi bir tecrübe insanın hayatında. Sizi başka saçma hatalar yapmaktan koruyan ve o duvarları daha da kalınlaştıran...