Bu ara şunun farkına vardım artık... Hayat; hep bizim kontrolümüzde aslında... Hayatı çekilmez, ulaşılmaz yapanda biziz, güllük gülistan yapan da...
Herşey sizin kafanızda bitiyor aslında... Bugün mutluyum dediğinizde gerçekten de mutlu oluyorsunuz mesela... Ya da hayır illa dünyayı başıma yıkacağım dediğinizde de gerçekten yıkıyorsunuz... Sanki biraz da evrene mesaj gönderiyorsunuz ben mutsuz olmak istiyorum beni mutsuz et diye...
Hayatımızdaki insanları ulaşılmaz yapanda biziz aslında... Haketmedikleri değeri verip tepemize çıkaran da.. Gözümüzde büyüten de...
Sanırım bazen küçümsemek gerekiyor hayatı... İnsanları... Yoksa o kadar devleşiyor ki herşey bir süre sonra baş edemeyeceğiniz boyutlara ulaşıyor...
Ben böyle durumları küçük bir çocuğun etrafa bakışı gibi düşünüyorum... Herşey ondan büyük ve onun bir yere çıkması birşeyleri alması için sürekli tırmanması ve efor sarfetmesi gerekiyor... Ve çocuk tırmanamadıkça daha da inat ediyor ta ki yorulup artık tırmanamayacak hale gelene kadar... Biraz düşününce bizim de bu hayatta yaptığımız şey aynısı aslında... Önümüze çıkan engelleri aştıkça güçleniyoruz fakat bazen hem engeller büyüyor hem de bizim gücümüz tükeniyor... İşte o zaman aynı o küçük çocuk gibi ağlıyoruz ve atıveriyoruz kendimizi güvenli kollara... Ama bir de yoksa o güvenli kollar... İşte o zaman başlıyor bizim sınavımız hayatla...
Benim sevdiğim bir söz var böyle durumlarda... Daha doğrusu bir talimat...
'Nefes alın hayatta...'
Şöyle güzel derin bir nefes çekin içinize ve sonra bütün gücünüzle geri verin onu... Yanında tüm sıkıntılarınızla birlikte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder